Üçlü Birlik

İsa Mesih, Tanrı’nın Oğlu

“Üçlübirliğin ikinci kişisi” olan İsa Mesih ile başlayalım. İsa Beytlehem’de doğmadan daha yüzyıllar önce, Peygamber Yeşaya Kurtarıcı’nın doğumunu şaşırtıcı bir şekilde bilmiştir:

“Çünkü bize bir çocuk doğacak, Bize bir oğul verilecek. Yönetim onun omuzlarında olacak. Onun adı Harika Öğütçü,  Güçlü Tanrı, Ebedi Baba, Esenlik Önderi olacak.” (Yeşaya 9:6)

Bu oldukça şaşırtıcıdır, çünkü Yeşaya paradoks gibi görünen ifadeler kullanmaktadır. Doğacak olan bir çocuktan, bir oğuldan bahsediyor ki bu, çocuğun insan olduğunu gösterir. Fakat aynı zamanda bu çocuğun, oğlun “Tanrı” ve “ebedi” olacağını da söylüyor. Doğan bir insan çocuğun Güçlü Tanrı, Ebedi Baba olması mümkün müdür? Bu sorun, bizleri Üçlübirliğin ikinci kişisi İsa Mesih ile tanıştırıyor. O Ebedi Tanrı’dır ve insan olarak dünyaya gelmiştir (doğmuştur).

İsa Mesih Ebedi Tanrı’dır.

Yuhanna bölümünde İsa Mesih’in kim olduğu bizlere öğretilmektedir. İsa Mesih’i ebedi Tanrı olarak tanıtarak başlamaktadır. Yaratılış 1’in ilk kelimelerini kendi müjdesine giriş olarak kullanarak Yuhanna, “başlangıçta” Tanrı gökleri ve yeri yaratırken orada kimin olduğunu bizlere söyler. “Başlangıçta Söz vardı ve Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’nın kendisiydi” (Yuhanna 1:1). Birkaç ayetten sonra da Yuhanna bu Söz’ün İsa Mesih olduğunu belirtiyor. Evrenin başlangıcında İsa Mesih oradaydı. O Tanrı’yla birlikteydi ve O Tanrı’ydı.

İsa Mesih’in tanrılığı, dünyanın yaratılışında yer alması gerçeğinde açıkça görülebilir. Yuhanna şu şekilde ifade ediyor: “Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı” (Yuhanna 1:3). Bu ayet, bazıları tarafından öne sürülen İsa Mesih’in Tanrı’nın yarattığı ilk varlık oluşu ve geri kalan her şeyi yaratmakta İsa Mesih’in Tanrı’ya yardım ettiği iddiasını reddeder. Çünkü “var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı.” Tıpkı Mısırdan Çıkış 20:11’in RAB Tanrı’nın altıncı günde yeri göğü, denizi ve bütün canlıları yarattığını söylediği gibi, Yuhanna da her şeyin RAB Tanrı olan İsa Mesih aracılığıyla yaratıldığını öğretir.

İsa Mesih’in tanrılığının bu kanıtı Kutsal Kitap’ın diğer bölümlerinde de aynı şekilde yer almaktadır. Koloseliler 1:16-17 ayetleri de şöyle söylemektedir: “Nitekim yerde ve gökte, görünen ve görünmeyen her şey,tahtlar, egemenlikler, yönetimler, hükümranlıklar,O’nda yaratıldı. Her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için yaratıldı. Her şeyden önce var olan O’dur ve her şey varlığını O’nda sürdürmektedir.” Tanrı evreni yarattığında temsilcisi, Romalılar 9:5’in “Her şeyin üzerinde hüküm süren Tanrı” olarak adlandırdığı, yaratılış mucizesini başarıyla tamamlayan tanrısal varlık, İsa Mesih, idi.

İsa Mesih Doğmuştur.

Yuhanna, Tanrı’yla birlikte olan ve Tanrı’nın kendisi olan Söz ile ilgili giriş hikayesine devam eder: “Söz insan olup aramızda yaşadı” (Yuhanna 1:14). Bu, “Güçlü Tanrı”nın dünyamıza doğduğu, geldiği zamana gönderme yapmaktadır (Yeşaya 9:6). Tanrısal doğanın bütün görünüşüne sahip olan ebedi tanrısal varlık İsa Mesih, kendisine bizlerin insan doğasını da eklemiştir.

İbraniler kitabı da İsa Mesih’in yüzde yüz insan oluşundan söz etmektedir. “Çünkü başkahinimiz zayıflıklarımızda bize yakınlık duyamayan biri değildir; tersine her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiştir” (İbraniler 4:15). Genellikle Tanrı’nın denenebileceğini düşünemeyiz; fakat Kutsal Kitap bizlere tanrısal Söz (Kelam) beden aldığında çaresizliklerimizde ve güçsüzlüklerimizde bizlere ortak olduğunu gösteriyor. Bizzat kendisi açlığı ve denenmeyi yakından tanıdı. Fakat güçsüzlüğünde bile asla günah işleyerek denenmeye boyun eğmedi. Yüzde yüz insan olarak kaldı, yine yüzde yüz Kutsal Yazılara da bağlı kaldı. İsa Mesih kendisini mükemmel şekilde muhafaza eden tek insandır.

İbraniler, İsa Mesih’in kendisine eklemiş olduğu insan doğası ile bizlerin sahip olduğu insan doğasının aynı olduğunu derin bir şekilde doğrulamaktadır. “Bu çocuklar etten ve kandan oldukları için İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis’i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılmak üzere onlarla aynı insan yapısını aldı” (İbraniler 2:14).

Bütün bunlar bizler için hayati önem taşımaktadır. Kutsal Kitap, bizlerin, Tanrı’nın buyruklarına uymamış olan günahkarlar olduğunu söylemektedir. Bu nedenle, günahlarımızın karşılığı olarak hak ettiğimiz Tanrı’nın sonsuz yargısından kurtulmamızın tek yolu tamamen günahsız ve insan doğasına sahip olan birisinin bizlerin yargısını üstlenmesidir. İşte bu nedenle, halkını sonsuz yargıdan kurtarmak için İsa Mesih, bizlerden biri oldu ve bizler için canını feda etti. Bizlerin yargısını üstlenmek için Söz (Kelam), bizlerden biri gibi, yani tamamıyla insan oldu.

İsa’nın insan doğasına sahip olması, ebedi Tanrı olan İsa’nın dünyada yaşarken neden dua etmiş olduğunu açıklıyor. Bizlerin geçtiği denenmelerden O da geçti ve insan doğası güçsüz ve çaresizdi. Bu nedenle, İsa bir insanın yaptığı gibi Göksel Babası’na dönüp kendisi ve O’nu takip edenlerin ihtiyaçları için istekte bulundu.

İsa’nın tanrılığı gibi, yüzde yüz insan oluşu da Hristiyan inancının merkezinde bulunan bir gerçektir. “İsa Mesih’in beden alıp dünyaya geldiğini kabul eden her ruh, Tanrı’dandır. Tanrı’nın Ruhu’nu bununla tanıyacaksınız” (1.Yuhanna 4:2-3). Tıpkı Yeşaya’nın çocuk doğmadan çok daha önce onun “Güçlü Tanrı” olduğunu söylediği gibi, elçi Petrus da İsa’nın dünyaya gelişinden sonra O’nun için “Nasıralı İsa bir insandı” (Elçilerin İşleri 2:22) demiştir.

O hem Tanrı, hem de insandır.

Şimdiye kadar burada yazılmış olanları yanlış anlamak mümkündür. Örneğin, Söz (Kelam) beden aldığında ilahi varlığına son vermiş olarak görünebilir. Fakat Söz (Kelam) beden aldığında Tanrı olmaya devam etti. Sadece bir insana dönüşmedi, fakat bunun yerine Kendisine bizlerin insan doğasını ekledi. Tanrısal bir varlık olarak kalmasına rağmen şimdi iki doğaya sahipti; hem Tanrı, hem de insan doğası. Bu gerçek, insansal zekalarımızı karıştırmaktadır; fakat bu mümkündür, çünkü Tanrı,bunu yapmıştır.

Kutsal Kitap bunu bizlere “Çünkü Tanrı’nın bütün doluluğu bedence Mesih’te bulunuyor” (Koloseliler 2:9) diyerek açıkça öğretmektedir. İnsan olan İsa Mesih’te Tanrı’nın doluluğu bulunuyordu. Ayrıca, İsa’nın Kendisi de Babası Tanrı’ya seslendiğinde bu gerçeği öğretmektedir. İsa şöyle söylemiştir, “Babam hala çalışmaktadır, ben de çalışıyorum” (Yuhanna 5:17). İsa’ya karşı olanlar O’nun Tanrı’nın kendi Babası olduğu iddiasına tepki vermişlerdi, çünkü bu İsa’nın Tanrı’yla eşit olduğu anlamına geliyordu (Yuhanna 5:18). Bu, Yahudi din önderlerinin İsa’nın öldürülmesi gerektiğine kanaat getirmelerine yol açan bir iddiaydı. Yine de İsa onlara asla kendisini yanlış anladıklarını söylemedi. Onlar da İsa’nın iddiasını doğru bir şekilde anladı: insan olan İsa Tanrı’yla eşitti ve çünkü Kendisi, O da Tanrı’ydı. Bu onunla ilgili temel bir gerçek ki, bunu devam ettirebilmek için ölmeye istekliydi. Kutsal Kitap’ın da sıklıkla öğrettiği gibi, İsa hem insan hem de Tanrı’ydı.

Bu gerçek İsa çarmıhta ölürken ne olduğunu anlamamız için oldukça önemlidir.

İsa öldüğü zaman, bu ölüm bir kaza sonucu ya da yaşına bağlı olarak meydana gelen bir ölüm modeli değildi. Onun çarmıhtaki ölümü,Tanrı’nın günaha karşı olan laneti yüzündendi. Kutsal Kitap şöyle söylemektedir, “Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir” (Galatyalılar 3:13). Orada İsa’nın çarmıha gerilişini sevinçle ve büyük bir keyifle izleyenler vardı. O’ndan tamamen nefret etmek üzere yetiştirilmişlerdi. Fakat, neticede, İsa’yı çarmıha onlar göndermedi. O’nu çarmıha gönderen Baba Tanrı’ydı. Bu nedenle, İsa çarmıha gerilmiş durumda şöyle haykırmaya başladı, “Tanrım, Tanrım, beni niye terk ettin?” (Matta 27:46).

İsa çarmıhta mükkemmel ve kusursuz biri olarak günahkar erkekler ve kadınlar yerine öldü. Daha ana rahminden ve doğumundan beri günahsız ve lekesiz biri olarak, doğmadan evvel bile içimizde yaşayan günahkarlığımız için ölmeye hazırdı. Fakat ayrıca, Tanrı olarak da, Tanrı’nın bütün cezalarına katlanabildi ve çoğu için de canını verebildi. Tanrı olarak, tüm günahlarımızın bedelini ödemek ve tamamen affedilmemiz için gerekli olanı yapabildi. Tanrı olarak,bizlerin adına Tanrı’yla aracılık yapacak kadar mükemmeldi  ve insan olarak bizlerin yerine ölecek kadar bizlere yakındı. Tanrı’nın kendisine bizlerin insan doğasını yüklemesi, günahlarımızdan kurtulmamız için ihtiyacımız olan yegane şeydi. O, Tanrı’nın cezasına katlanabilen Tanrı Oğlu’ydu ve insanların günahının bedelini ödeyen insandı.

Kutsal Kitap, bizlere günahlarımızdan kurtulmak için yalnızca Mesih’e güvenmemiz, O’na iman etmemiz gerektiğini öğretmektedir. Tanrı’ya dönmeli ve O’na günahkar olduğumuzu, O’na karşı isyan etmiş olduğumuzu, O’na itaat etmemiş olduğumuzu ve O’nda nefret etmiş olduğumuzu söylemeliyiz. Kutsal Kitap, ayrıca bizlere Mesih’e O’nun günahlarımızın bağışlanması için ihtiyacımız olan tek kişi olduğuna inanarak dönmemizi söylemektedir. O’na inandığımız zaman O’nun bizim yerimize ölmüş olduğuna da inanmış oluruz. Kutsal Kitap şu şekilde vaat eder, “Tanrı dünyayı öyle sevdi ki biricik Oğlu’nu verdi, öyle ki O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın ancak sonsuz yaşama kavuşsun” (Yuhanna 3:16).

Günahlarımızdan kurtulmak için, sonsuz Tanrı’nın doğmuş olduğu bu kafa karıştıran mucizeye ihtiyacımız vardı.

Günahlarımızın bu çözümü başka bir soruyu meydana getiriyor: Eğer İsa Tanrı’ysa, peki Yuhanna 3:16’da sözü geçen “biricik Oğlu’nu vermiş” olan bu “Tanrı” kimdir? Gelin, ikinci bölümde bu soruyla devam edelim.

Giriş: Üçlü Birlik ve Hristiyanlık
>> Bölüm 1: İsa Mesih, Tanrı’nın Oğlu (Şu an burayı okuyorsunuz)
Bölüm 2: Rabbimiz İsa Mesih’in Baba’sı ve Tanrı’sı
Bölüm 3: Mesih’in Ruhu
Bölüm 4: Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adı
Bölüm 5: O’nun Merhameti Sayesinde
Bölüm 6: Eğer Gerçekse Görmek